Türkiye’de hayvan varlığı her yıl düzenli artış göstermektedir. Son beş yıl içinde sığır varlığı 17.6 milyon başın üzerine, koyun varlığı 37,2 milyon başa ve keçi varlığı ise 11,2 milyon başa yükselmiştir. Bu duruma paralel olarak üreticilerin süt hayvancılığı konusunda bilinçlenmesi, hayvan bakım ve besleme koşullarının iyileşmesi ile birlikte hayvan sayısındaki artış hayvan başına süt verim seviyesini de yükseltmiştir. Süt verimliliğindeki en büyük artış inek sütünde yaşanmış ve 2019 yılı itibari ile hayvan başına verim 3.158 kg/baş yıl olarak kaydedilmiştir. Ülkemiz genelinde 2019 yılı itibari ile bütün türlerden elde edilen toplam süt üretim miktarı 22.960.379 ton olarak hesaplanmıştır. Bu üretimin %90.5’ini inek sütü, %6.6’sını koyun sütü, %2.5’ni keçi sütü ve %0.3’ünü manda sütü oluşturmuştur.

TÜİK bütün hayvan türlerinden elde edilen süt miktarının yanı sıra ay bazında ticari süt işletmeleri tarafından toplanan sütmiktarına ilişkin verileri de yayınlamaktadır. Bu veriler incelendiğinde ne yazık ki 2019 yılında toplanan süt miktarı bir önceki yıla göre %4.7 oranında düşerek 9.560.345 ton olarak hesaplanmıştır. Bu veriler sektörün en önemli sorunu olan kayıt dışı süt üretimine işaret etmektedir. 2019 yılında inek sütü üretimindeki kayıtlılık oranı bir önceki yıla göre %4 oranında bir azalışla %46 olarak kaydedilmiştir. Sut sektöründe var olan bu ciddi orandaki kayıt dışılık nedeniyle gerçek üretimin tam olarak yansıtılamaması Türkiye’yi gerçek üretiminin çok altında bir süt kotası alma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu sorunların önlenebilmesi için öncelikle üretimin gerçek haliyle kayıt altına alınması elzemdir. Bu sorunun çözümü için öncelikle üreticileri sütlerini işletmeye göndermeleri için teşvik etmek gerekmektedir. Burada ilk sorumluluk süt işletmesine düşmektedir. İşletme aldığı sütün ödemelerini düzenli olarak üreticiye yapmalıdır. Diğer yandan devlet çeşitli sübvansiyonlar ile üreticiyi teşvik edebilir. Benzer şekilde sütünü işletmeye veren üreticilere yem katkısı yapılabilir. Yem konusu da başlı başına süt üreticiliğinin temel sorunlarından biridir. Kaba ve kesif yem fiyatlarının yüksekliği özellikle işletmeciliği satın alma yeme bağımlı olarak yürüten işletmelerde mali sıkıntılara sebep olmakta işletme verimliliği ve karlılığını olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda işletmeler kendi arazilerinde yem üreterek bu risklere karşı durmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda süt sığırcılığı yapacakişletmecilere yemin en azından bir kısmını kendi arazilerinde üretmeleri yönünde teşviklerde bulunulmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatifleri gibi kurumların üreticiye uygun koşullarda yem bitkisi satışı yapmaları da alternatif bir yol olabilir.

Süt sığırcılık işletmelerinin önemli sorunlarından biri de süt ineklerinin veriminin düşük olmasıdır. Özellikle suni tohumlama çalışmalarından beklenen başarının elde edilememesi bu sorunun temel kaynağı olabilir. Bu sebeple veteriner hekimlerin suni tohumlama konusundaki hatalı uygulamalarının önüne geçilmeli ve üreticiler suni tohumlama ve hayvanların bakım-besleme koşullarının iyileştirilmesi konusunda bilinçlendirilmelidir. Suni tohumlama teşvik ve desteklemelerle üretici için cazip hale getirilmeli ve düzenli olarak eğitici seminerler verilerek üretici desteklenmelidir. Bazı durumlarda ise süt verimi yüksek ırklar sağlanabilse bile bu ırklardan istenilen verimler alınamamaktadır. Bunun sebebi ise genellikle uygun ahır koşullarının (havalandırma, besleme, doğum bölmeleri, besleme şekli, ayak banyoları, sağım düzenekleri vb.) sağlanamaması olmaktadır. Optimum koşulların sağlanamaması yalnızca süt verimi açısından değil mastitis, güç doğum ve asidoz gibi diğer sorunların da açığa çıkmasına sebep olmakta ve kaliteli süt üretimini de baltalamaktadır. Bunun sonucunda da ülkemizde üretilen sütlerin kalitesi ve hijyeni istenilen düzeye ulaşamamaktadır. Özellikle büyük işletmelerdestandartların üzerinde süt üretilip uygun koşullarda sevkiyatları gerçekleşirken küçük işletmelerde sağım hijyeni uygulamaları hala ekstra maliyet olarak görüldüğü için ne yazıkki uygulanmamaktadır.

Süt fiyatlarının düşük olması da üreticilerin yakındığı bir diğer önemli konudur. Tüketiciler düşük fiyattan süt tüketme arzusundayken fiyat artışı da kuşkusuz üreticinin gelirini artırarak yeni yatırımlar yapmasını sağlamaktadır. Bu husus da özellikle süt üreticisinin ayakta kalması açısından önem arzetmektedir. Bu sebeple öncelikle tüketicinin ödemiş olduğu ücretin olabildiğince az kayba uğrayarak üreticiye aktarılması, aracı payının azaltılması gerekmektedir. Bu bağlamda üreticilerin kooperatif gibi örgütlenmelere teşvik edilmesi iyi bir yöntem olabilir. Örgütlenme hem düşük fiyatlardan girdi alımı hem de satılan ürünün değer fiyatından satılması ve yeni piyasa araştırmalarının yapılması açısından son derece önemli bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca söz konusu örgütler çeşitli eğitici faaliyetlerle süt üreticisini hayvan bakımı-besleme, süt sağım hijyeni, işletmede üretilen sütün kaydının tutulması, verimliliğin artırılması gibi konularda bilinçlendirebilir.

Ülkemizde sut mamulleri üreten işletmeler genelde küçük kapasiteli ve teknoloji ve yeterli altyapıdan yoksun kuruluşlardır. Sanayi üniversite işbirlikleri arttırılarak süt verimliliği ve kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalara hız kazandırılmalıdır. Devlet tarafından çeşitli fon kaynaklı kredi destekleri sağlanarak işletmelerin kalkınıp donanımlı hale gelmesi sağlanmalıdır. Ham maddenin sürekli temini ve sektörün gelişmesi için krediler çeşitlendirilmelidir. İlgili devlet kurumlarının kontrolleri artırılarak kayıt dışı imalathanelerin önüne geçilmelidir. Böylelikle üreticilerin kendi sütünü hijyenden yoksun koşullarda değerlendirmesinin önüne geçebilecektir. Bu bağlamda mevzuatlar ve yasalar da gözden geçirilmeli ve sıkılaştırılmalıdır. Ayrıca işletmeleri maddi açıdan zorlayan vergi konusunda da çeşitli düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. 

Sonuç olarak kalite fiyat ilişkisi kurularak süt fiyatlarının arttırılması, hayvan bakım-besleme koşullarının iyileştirilmesi, veteriner hizmeti altyapısının geliştirilmesi,ırk ıslahı çalışmalarının artırılarak süt veriminin artırılması, üreticinin çeşitli eğitici faaliyetlerle bilinçlendirilmesi, devlet teşvik ve desteklerinin artırılması, kaliteli süt üretimine yönelik mevzuatların ve yasaların geliştirilmesi, süt işletmelerinin denetimlerinin artırılması ile haksız rekabetin önüne geçilmesi, kayıt dışılılığınolabildiğince azaltılmasıve  süt hayvancılığı-süt sektörüne yönelik politika ve stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Ülke ekonomisinde süt sektörü önemli bir yere sahiptir ve son on yıl içinde hem üretim hem de işleme açısından önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Süt sektöründe istikrarın sağlanması ve korunması ancak çiğ süt üreticisi, süt işleme sanayi ve devlet kurumlarının üzerine düşen sorumlulukları layıkı ile yerine getirmesi ile mümkün olacaktır.