Atmosferdeki karbondioksit miktarı, insan kaynaklı faaliyetler sebebiyle son 800.000 yıldır gelmediği bir düzeye geldi. Fosil yakıt kullanımı, ormanlar ve tarım arazileri gibi yutak alanların kaybedilmesi,  hızla artan karbondioksit miktarı, iklimin insan kaynaklı sebeplerle değişmesine sebep oluyor.

Değişen iklimlerDünya’daki tüm ekosistemleri ve medeniyeti etkiliyor. Kuzey Buz Denizi’ndeki buzulların iklim değişikliğine bağlı olarak erimesi ile deniz seviyesi yükseliyor. Gerçekleşen kuraklık, sel, fırtına gibi aşırı hava olayları; Türkiye dahil olmak üzere bir çok ülkeyi ciddi şekilde etkiliyor.

 2013 Dünya Afet Raporu en fazla ölümün siklon, sel ve su baskınlarında yaşandığını gösterirken, sel ve su baskınlarından dolayı 2 milyon insanın mağdur olduğu belirtiliyor. Türkiye’de de, tüm dünyada olduğu gibi, başta kuraklık ve seller olmak üzere meteorolojik ve hidrolojik afetler oldukça sık meydana geliyor, ciddi can ve mal kayıplarına yol açıyor.

2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan çalışmaya göre; Türkiye’de insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olarak sadece büyük şehirlerde meydana gelen sel hasarlarının neden olduğu maddi kayıplar, depremlerin neden olduğu maddi kayıplara yaklaşmış durumda. Sadece yıldırımların yol açtığı can kaybı sayısı ise son iki yılda yüzlerce kişiye ulaştı. 

Dünya Çevre Günü sebebiyle, Birleşmiş Milletler’in dikkat çektiği iklim değişikliği kaynaklı deniz seviyesindeki artışa, binlerce bilim insanının katkı sunduğu Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları da dikkat çekiyor. IPCC raporlarına göre, deniz seviyesi geçtiğimiz yüzyıla göre yaklaşık 20 cm yükseldi. Bu rakam her ne kadar düşük gibi görünse de, denizden yüksekliği yalnızca birkaç metre olan bir çok ada devletinin varlığını tehdit ediyor. Üstelik bilim insanları, deniz seviyelerindeki artışın önümüzdeki yüzyılda da devam etmesini öngörüyor.  

Tükiye de risk grubundaki ülkeler arasında yer alıyor

İklim değişikliğinin sebep olduğu deniz seviyesindeki artışın, Türkiye’nin kıyı şeridindeki şehirlerini de tehdit etmesi bekleniyor.  Bununla beraber, Türkiye’nin içinde olduğu bölge için yapılan öngörüler, iklim değişikliğine bağlı olarak artacak kuraklıklara, su varlığının azalmasına ve ani yağışlarla gelebilecek sellere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini de gösteriyor.

İklim değişikliği ile mücadele etmek için hala zamanımız varken harekete geçmemiz gerekiyor. TEMA Vakfı, acilen fosil yakıta bağımlı hayat tarzlarımızı değiştirmemiz gerektiğinin altını çiziyor ve  meralar, ormanlar, denizler, nehirler gibi atmosfere salınan karbondioksiti tutacak yutak alanları korumamız gerektiğini belirtiyor.  
Türkiye Çöl Olmasın!      
TEMA Vakfı