Son yıllarda tüketicilerin sağlıkla ilgili kaygılar nedeniyle; genetiğiyle oynanmış gıdalar, ithal tohumlar, hormonlar, tarım ilaçları, gıda katkı maddeleri gibi terimler hakkındaki duyarlılığının artmasıorganik gıdalara yönelmesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra; doğal felaketler, iklim değişikliği ve hastalıklar ile çevre kirliliği arasındaki ilişkinin daha net anlaşılması, bilinçli tüketicilerin doğal çevreyi korumaya katkı sağlamak amacıyla gıda satın alma tercihlerini organik üründen yana yapmalarını sağlamıştır.

Sağlıklı yaşam ve çevreyi koruma bilinciyle organik gıdalara gösterilen ilginin giderek artması, organik gıda üretimini üreticiler ve pazarlamacılaraçısından sürekli büyüyen küresel bir endüstri haline dönüştürmüştür. Organik ürün talebinin artmasına paralel olarak, öncelikle gelişmiş ülkelerde kendine yer bulmayı başaran organik gıda pazarı daha sonra gelişmekte olan ülkelerde de sektörel anlamda oldukça önem kazanmıştır.

Organik gıda nedir?

Organik gıdalar; basit olarak, yetiştirilmesinde ve işlenmesinde, genetik mühendisliğin, yapay ve benzeri gübrelerin, böcek ilaçlarının, yabani ot ve mantar öldürücü ilaçlarının, büyütme düzenleyicilerinin, hormonların, antibiyotiklerin, koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal kaplama ve parlatıcı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı gıda maddeleridir (T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı)

Ülkemizde üretilen gıda maddelerinin çoğunlukla tarıma dayalı endüstrinin ürünü olduğu düşünüldüğünde ilk bilinmesi gereken terimlerin başında organik tarım gelmektedir. Organik tarım; kendine has ilke ve standartları olan, üretiminden tüketiciye ulaştırılmasına kadar her aşamasında yetkili kişiler ve kuruluşlar tarafından denetim ve kontroller yapılarak, organik tarım ilke ve standartlarına uygun olarak yapılan ve belgelendirilen üretim süreci olarak nitelendirilmiştir.

Organik tarım; insan sağlığını koruyan, toprak ve ekosistemin sürekliliğini sağlayan bir üretim sistemidir. Organik tarım, zararlı olan girdilerin kullanımı yerine; ekolojik süreçler, biyolojik çeşitlilik ve yerel koşullara uyum sağlamış döngülere dayanır. Organik tarım, içinde bulunduğu çevreye yarar sağlamak, eşit ilişkiyi ve bu konuyla ilgili tüm taraflar için kaliteli bir yaşamı yaygınlaştırmak adına gelenek, yenilikler ve bilimi bir araya getirir. Bu yüzden organik tarım sağlık, ekoloji, adillik ve özen ilkelerine dayalıdır (IFOAM, 2009).

Neden her doğal gıdaya organik diyemeyiz?

Organik gıda pazarının büyümesiyle tüketicilerin organik ürüne yönelmesini fırsat bilen bazı üreticiler ve şirketler organik olmayan ürünleri organik ürün gibi tanımlayarak piyasaya sunmakta ve bunu bir pazarlama aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu şekilde tüketicilerin kandırılmasında kullanılan en yaygın tanımlar ise"geleneksel ürün" ve " doğal ürün" olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada sorulması gereken soru şudur: Doğal ya da geleneksel yolla üretilen her gıda organik midir? Yani kendi bağınızda yetiştirdiğiniz üzümlerden geleneksel yöntemle pekmez yapıp pet şişelere koyarak organik pekmez adıyla satış yapabilir misiniz? Doğal olan her şey iyi, güzel ve zararsız olmak zorunda mıdır? O halde yabani olarak yetişen yüzlerce "doğal bitki" neden insanları zehirleyip ölümüne sebep olmaktadır?

Toplumun genel algısının aksine organik ürünlerin üretiminde geleneksel yöntemler kullanılmaz. Organik ürünlerin üretiminde, üretimin her aşamasında yani doğru tohumun seçilmesinden doğru paketlenmesine kadar geçen her aşamada belirli standartlar, yasal düzenlemelerden ve sertifika veren kuruluşların onaylarından geçmiş olması gerekmektedir. Organik ürünleri geleneksel ürünlerden farklı kılan bu kontrol ve sertifikasyondur. Bu bağlamda hem tüketicileri korumak hem de haksız rekabeti önleyerek üreticilerin hak kaybına uğramasını engellemek ancak belgelendirmeyle mümkün olacaktadır. Bu şartlar sağlandığında gıda güvenliğinin sağlanması ve çevrenin korunması gerçeklik kazanacaktır.

Gerçekten organik mi?

Bir gıdanın organik olarak nitelendirilmesi için; yetiştirilmesinden, nihai tüketiciye ulaştırılmasına kadar her aşamasında yetkili kişi ve kurumlarca denetlenmesi gerekmektedir. Ayrıca uluslararası bağımsız kontrol kuruluşları tarafından verilen bir sertifika numaraya sahip olması zorunludur.

Tüketicilerin satın alacakları gıdanın organik olup olmadığından emin olabilmeleri için ilgili ürünün belgelendirilmesive “organik” olarak etiketlenmesi gerekmektedir. Organik sertifikanın varlığı ürünün organik standartlara uygun olarak üretildiğini göstermektedir. Herhangi bir ürün üzerinde etiket veya sertifika markasının görülmesi o ürünün organik olması bakımından yeterli bulunmaktadır.

Organik Tarımın Esasları Uygulamasına İlişkin Yönetmeliğe göre; organik tarımsal ürün veya organik tarımsal madde üreten ve satanlar; ambalajlarında kullanması gereken logolar vardır. Bu logoları kullanmayan şirketler ürünlerini, organik olarak nitelendirip pazara sunması ve ürünlerin reklam ve tanıtımını yapması yasaklanmıştır.

Organik ürün kontrolü ve belgelendirilmesi

1972 yılında ilgili standart ve yönetmelikleri hazırlayarak sektördeki gelişmeleri çiftçilere aktarmak amacıyla Fransa’daekolojik tarım hareketi Organik Tarım Hareketleri Federasyonu(IFOAM) adı altında toplanmış ve uluslararası nitelik kazanmıştır. Türkiye’de bu konuyla ilgili 2004 yılında kabul edilen 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu’nun 3. Maddesi’nde organik ürün; organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü olarak tanımlanmıştır (5262 sayılı Organik Tarım Kanunu, m.3).

Ülkemizde bu faaliyetler halen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu süreçte sertifikasyon firmaları, üreticiler ve satıcılar yer almaktadır. Böylece organik tarım faaliyetlerinin yönetmeliklere ve standartlara uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesi, düzenli olarak kayıtlar tutulup sonuçlarını rapor edilmesi, gerek duyulduğu hallerde ürünlerin organik niteliğinin laboratuvar ortamında analiz edilmesi işlemleriyle kontrol süreci gerçekleştirilmektedir. Sertifikasyon ise; işletmenin, ürünün ve girdinin uygunluğunun değerlendirilerek belgelendirilmesi faaliyeti olarak tanımlanmaktadır.

Belgelendirme süreci; girişimcinin Bakanlığın yetki verdiği kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna başvuru yapmasıyla başlamaktadır. Daha sonra kontrol ve sertifikasyon firması başvuruyu değerlendirerek, başvurunun uygunluğu durumunda girişimciyle organik ürün standartları ve yönetmeliklerine uygun üretim yapacağına dair bir sözleşme yapmaktadır. Sertifikasyon firması hazırladığı dosyaları bakanlığa bildirir. Bakanlık her üretici için yılda en az iki defa kontrol amaçlı ziyaretler yapmaktadır. Gerekli görüldüğü halde toprak ve ürün örnekleri alınarak analiz yapılmaktadır.

Türkiye’de Organik Ürün Üretimi

Türkiye’de ilk olarak organik tarım uygulamalarının 1985’te Manisa’nın Tekelioğlu Köyünde İzmir üzümü yetiştiriciliğiyle başladığı bilinmektedir. Ülkemizde organik üretimi başlatan önemli nedenlerden birisi geleneksel ürünlerin Avrupa organik pazarında talep edilmesi olmuştur. Ürün yelpazesi sonraki yıllarda kuru incir, kayısı, fındık ve pamukla genişlemiştir. Daha sonra sektörün geliştiği bilinse de organik ürünlere yönelik iç talebin istenilen düzeyde olmaması sebebiyle halen etkin bir iç piyasanın oluşmadığı belirtilmektedir.

Kaynaklar:

1.  https://www.tarimorman.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/Organik-Tarim

2. ORGANİK ÜRÜNLERE YÖNELİK TÜKETİCİ İLGİLENİMİ İLE SATIN ALMA NEDENLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR PİLOT ARAŞTIRMA, M. GÜNGÖR, İSTANBUL-2019, Yüksek Lisans Tezi.

3. Pglobal Küresel Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri A.Ş. ÜRETİCİ REHBERİ -ORGANİK TARIM- T.C. Kalkınma Bakanlığı