Sayın çok kıymetli okuyucularım, Başı Rahmet, Ortası Merhamet, sonu ise Cehennemden azat olan Mübarek Ramazan ayının tüm insanlığa barış, huzur ve hoşgörü getirmesini Allah'tan niyaz ediyor, Ramazan Ayınızı kutluyorum. Geçtiğimiz 03 Haziran 2016 Cuma günü okunan "Gelin Gönüller Yapalım" hutbesi çok anlamlı ve çok kıymetli bilgiler taşıması nedeniyle bu güzel hutbeyi okumanızı ve okumayanlara anlatmanızın çok faydalı olacağına inanıyorum.
" Gelin Gönüller Yapalım" Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir gün tavaf esnasında Kâbe'ye yönelerek şöyle buyurdu:
"Ey Kâbe! Sen ne güzelsin. Senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve kutsallığına hayranım. Fakat Allah'a yemin ederim ki, müminin saygınlığı Allah katında senin saygınlığından daha fazladır.
Aziz Müminler! Rahmet, bereket ve mağfiret iklimi Ramazan Ayının gölgesi bir kez daha üzerimize düştü. Şu günlerde hep birlikte bunun huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Pazar günü kılacağımız ilk teravih namazının ardından Pazartesi günü tutacağımız ilk oruç ile bu mübarek aya girmiş olacağız. Bizleri Ramazana, Ramazanı bizlere kavuşturan Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.
Kardeşlerim! Diyanet İşleri Başkanlığımız, her Ramazan ayında bireysel ve toplumsal hayatımıza ışık tutan önemli bir değerimizi gündeme taşımaktadır. Böylece konuya dair bir farkındalık oluşturmaya çalışmaktır. Başkanlığımız, bu yıl Ramazan ayında, " Gelin Gönüller Yapalım, Bu Ramazan ve Her Zaman" çağrısında bulunacaktır. Bu çağrıyla gönüller arasında köprüler kurulmasına, kırık kalplerin, yaralı gönüllerin, bitap düşmüş yüreklerin onarılmasına vesile olunması amaçlanmaktadır.
Kardeşlerim! İnsan, İslam nazarında sevgi ve hürmete layık mükerrem bir varlıktır. Bu hürmet ve saygıya şüphesiz ki kalbin, gönlün önemli bir yeri vardır. Peygamberimiz (s.a.s)'in " Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve yapmış olduğunuz amellerinize bakar" hadisi bu hususu vurgulamaktadır. Buradan hareketle inancımızda gönül, nazargah-ı ilahi kabul edilmiştir. İmanımızın, ihlâsımızın, niyetimizin, sevgimizin, hâsılı insanı güzelleştiren hasletlerin karargâhıdır kalp. Rabbimiz, Kalb-i selime bakar. Bu itibarla, gönül yapmak, inancımızın ve insanlığımızın bir gereğidir. Gönül incitmek ise inancımızda hiçbir şekilde tasvip edilmeyen ve mümine yakışmayan yanlış bir davranıştır.
Kıymetli Kardeşlerim! Gönül yapmanın, gönüller fethetmenin sayısız yolları vardır. Gönüller, her şeyden önce sevgi, saygı, muhabbetle fethedilir. Sevgiyi kullarının kalbine yerleştiren Allah, bütün sevgilerin de kaynağıdır. Gönüllerimizi birleştirmesi ve inananları kardeş kılması, Rabbimizin büyük bir nimetidir. Efendimizin ifadesiyle, gerçek anlamda mümin olabilmenin yolu birbirimizi sevmekten geçer. Kardeşlerim! Gönüller, merhametle kazanılır. Merhamet, varlığın ilahi mayasıdır. Rahman ve Rahim olan Rabbimizin rahmetinin yüreklerdeki yansımasıdır merhamet. Efendimizin anlatımıyla, "Müminler, birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkatte, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir."
Gönüller paylaşmakla inşa edilir. Paylaşmak, evvela gönlümüzü muhabbet ve samimiyetle birbirimize açmaktır. Düşmanlığı, kini, nefret ve intikamı, kalbimizden söküp atmaktır. Paylaşmak, dünyanın neresinde olursa olsun muhtaçlara, kimsesizlere, insanlığın insafına terk edilmişlere yardım eli uzatmaktır. Paylaşmak, duyduğumuz her yardım çığlığına nereden geldiğine, kimliğine, etnik yapısına, mensubiyetine bakmaksızın karşılık verebilmektir.
Değerli Kardeşlerim! Ramazan Ayı bir mekteptir. Bu mektebin talebeleri bütün müminlerdir. Bizlere sabrı, şükrü, nimetlerin kıymetini, paylaşmayı, varlık ve yokluğun anlamını idrak etmeyi öğretir Ramazan. Bu mektep bizlere aynı zamanda gönlün değerini, kendimize ve insanlara saygıyla muameleyi öğretir. Bize düşen, bu kutlu mektebin cennet esintilerini hücrelerimize kadar hissedebilmektir. Orucumuzu, sahurumuzu, iftarımızı, infakımızı, teravihimizi, gönüller inşa etmeye vesile kılabilmektir. Kardeşlerim! Ramazan mektebinde bize düşen, varlık sebebimiz olan, bizleri türlü meşakkatle hayata hazırlayan anne babalarımızın gönüllerini hoş tutmak, onların rızasını kazanmaktır. Ramazan mektebinde bize düşen, ülkemize hicret etmek zorunda kalmış mülteci kardeşlerimize kucak açmaktır. Evinden, yurdundan çıkıp gelen Mekkeli Muhacirlerle evini, aşını, ekmeğini paylaşan Ensar'ın kardeşlik ahlakını kuşanmaktır. Bize düşen açın halinden anlamak, yetimin başını okşamak, ağlayanın gözyaşını silmektir.
Kardeşlerim Öyleyse Geliniz! Hep birlikte büyüklerimizin, yetimlerimizin, mültecilerin, engelli kardeşlerimizin, kimsesizlerin tebessümü ile Ramazan mektebini dolu dolu yaşayalım. Onlara gönüllerimizi açıp ellerimizi uzatalım. Birbirimizin hatalarını örtelim, kusurlarını affedelim. Hiçbir kalbi kırmayalım. Üzüp kırdıklarımızı vakit geçirmeden onarmaya bakalım. Gelin, Rabbinden mahrum kalmış gönülleri Rabbimizle buluşturalım. Rabbimizin rızasının gönül yapmaktan geçtiğini unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle Ramazanın milletimize, ülkemize, Alem-i İslam'a huzur, barış, merhamet getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi, gönlün önemini ve gönül incitmemeyi veciz bir şekilde ifade eden şu dizelerle bitirmek istiyorum.
" Hazer kıl! Kırma kalbin, kimsenin canını incitme! Esir-i gurbet-i nalan olan insanı incitme! Tarik-i ışkda biçare-i hicranı incitme! Sabır kıl her belaya, Haneyi Rahman-ı İncitme! Felekde hasılı insan isen bir canı incitme! Günahkar olma, Fahr-i Alem-i Zi-şanı İncitme diyerek sözlerini tamamladı.
Saygılarımla