Sevgili gençler, bu gün İstanbul’un Fethinin 562 yıldönümü dolayısıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz. Amacımız sadece İstanbul’un fethinin yıldönümünü gündeme taşımak ve anmak değil. Amacımız Türk milletinin gururunu okşamak da değildir. Amacımız bütün bu bahsettiklerimden daha öte yeryüzünde ilk insan Adem (as)’dan günümüze kadar süre gelen hak ile batıl arasında ki amansız mücadele ve rekabete dikkat çekmektir. Yeryüzünde Hz. Adem (as)’dan günümüze kadar her zaman insanlığın varlığının en büyük imtihan konusu olarak hak ile batıl arasında süre gelmiştir. Ve batılın taraftarları olan şeytanın askerliğine soyunmuş tüm zalimler tarihin en büyük darbesini Efendimiz Hz. Muhammed (s)’in doğuşu ve O kutlu nebiye son vahyin nazil olması ile yemişlerdir.

             İşte biz Türkler de tarihin her aşamasında bu son mesajın ahlaki ve manevi temel prensiplerine şeksiz ve şüphesiz iman etmiş her daim Allah’ın askerleri olarak Son Peygamber Kutlu Nebi’nin davasına hizmet etmekle şeref bulmuş bir milletiz. İşte biz Türkleri tarihin her aşamasında yürekli ve sevdalı, sevdalı ve kavgalı, izzetli ve vakarlı yapan şey böylesi bir davanın neferleri olmamızdır. Böylesi bir kutlu davanın neferleri olarak biz Türkler, bütün dünyayı kendi imanımızın değerleri çatısı altıda bir nizama kavuşturmak aşkı ile yedi kıta, yedi iklime yürüdük, mazlumu koruduk, zalimin hasmı olduk, merhamet ve şefkatte rakipsiz olduk, Allah’a kul Efendimiz(s)’e ümmet olduk.

           Gençler işte bizleri bu gün bu salonda bir araya getiren, bir fetih programı yapmamız gerektiğini düşündüren ruh bu ruhtur. Bizi tarih boyunca millet yapan, şanlı bir tarihin varisleri olarak onur ve izzete kavuşturan ruh bu ruhtur. İşte tam bundan dolayıdır ki fethi en yüksek seda ile dile getirmek yetişen her bir Müslüman – Türk gencinin yüreğinde fethin iklimini filizlendirmek hepimizin boynumuza borçtur. Dolayısıyla amaç geçmişin zulüm diyarlarına nasıl sefer ettiğimizin hikâyesini paylaşmak değil bu gün yaşadığımız açlık, yoksulluk, terör ve zulme boğulmuş dünyamızın kararan ufkundan bir güneş gibi doğacağına inandığımız gençliği bu mekânlarda mayalamaktır.

          Sevgili gençler asla unutmayın;

          Bugün yaşadığımız dünyada da nice Konstantinopoller, İstanbul olabilmek için sizleri bekliyor.

          Bu gün yaşadığımız dünyada da nice gözü yaşlı mazlumlar acılarını dindirecek merhametli eller bekliyor.

          Bu gün yaşadığımız dünyada da nice zalimler sizin ellerinizden hak ettikleri cezalarını tatmak için ecelini özler gibi sizi özlüyor.      

           Gençler, insanlığın yüreğindeki özlem ve hasret daha fazla büyümeden, bizler yüreğimizdeki dava bilincimizi ve imanımızı büyütmek ve bir an evvel sefer etmekle sorumluyuz. Bu gün sizlerle bu salonda en kısa zamanda yeryüzünün tüm zalimlerine ve şeytanın askerliğine soyunmuş şerefsizlerine karşı yeni gazalar ve fetihler yapmak üzere sözleşiyor, kutlu ve mutlu bir geleceğin sizin ellerinizle ve yüreğinizle doğacağı inancımı ifade etmek istiyorum.