Konumuz eğitim-öğretim olunca üzerine yazılıp çizilecek epeyce bir malzeme de kendiliğinden ortaya çıkıvermekte aslında. Bu malzemelerden birisi de oryantasyon. Evet, orta öğretimden yüksek öğretime geçiş sürecinde oryantasyondan bahsedeceksek eğer “oryantasyon”nun kavram olarak ne ifade ettiğini anlamak gerekecektir.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde; yönlendirme, uyum sağlama olarak ifade edilen oryantasyon, konumuz bağlamında öğrencilerin yönlendirilmesi, uyumunun sağlanması ve bu süreçte karşılaşılan sorunları anlatır. Konuya farklı yönlerden bakmaya çalışalım. Öncelikle, orta öğretim 11. ve 12. sınıflardaki bir öğrenci için yüksek öğretim; iş hayatına geçişin ilk basamağıdır diyebiliriz. Burada hemen öğrenciyi bu basamağa geçirecek araçlar karşımıza çıkar: Özel öğretim kursları.

Kamu eğitim-öğretimine takviye olarak düşünülen, olmazsa olmazlarımızdan saydığımız kurumlardan bahsediyoruz. Özel öğretim kurslarının, öğrencinin yüksek öğretime geçiş sürecinde öğretim açısından katkısının yanında üniversitenin sosyal atmosferine hazırlayıcı katkısından da bahsedebiliriz. Mesela; üniformasız (şablonsuz) eğitim-öğretim, yeni arkadaşlıklar, üniversiteler hakkında detaylı bilgi sahibi olma, öğretmenlerin üniversite dönemlerinden yaptıkları tecrübe paylaşımları gibi örnekler çoğaltılabilir.                                      

“Kişi hayal ettiği kadardır.” Basamağın çıkılması zor oluşu, onun hakkındaki duyumlarımız ve ona dair kurduğumuz hayaller, kendimizi öğrencisi ve mezunu olmayı düşlediğimiz üniversite, sahip olmayı arzuladığımız meslek… Tüm bunları öğrenci duygu dünyasında, sosyal mecrasında/medyasında ne kadar yoğun yaşıyorsa üniversite şartlarına oryantasyonda o denli kolay olacaktır. Bu noktada özel öğretim kursları döneminde ve sınav öncesinde yaşanan en önemli handikap güdülenme(motivasyon) kaybı yada yokluğudur. Goethe; “Az hayal edin, çok şey yapın” der, bu bağlamda orta yolu bulamayan, sadece hayalden öteye gidemeyen öğrenci için akademik başarısızlık kaçınılmaz bir sonuç olacak o da kalıcı bir motivasyon kaybını ve geçiş sürecinde oryantasyon sorununu da beraberinde getirecektir.

Konunun bir diğer yönü de, eleme sisteminde kalburüstü öğrencinin üniversite yaşamında ortaya çıkar. Evet artık ebeveynden uzaktasınız, belki yalnızsınız, arkadaşlarınız yok, çaresizsiniz, mekânlar farklı, yüzler yabancı, işleyiş apayrı… Tüm bu şartlar altında üniversiteye kayıt ile buraya kadar bahsettiğimiz oryantasyon çarkı da dönmeye başlar…

Ergenlik döneminde, amiyane tabir ile üniversiteye kapak atan bir öğrencinin karşılaşması muhtemel oryantasyon sorunlarını genel olarak üç başlık altında sıralayabiliriz:

  • Yeni kayıt sonrası barınma, beslenme ve kentteki sosyal yaşam ile ilgili sorunlar,
  • Üniversite de arkadaş çevresi, okul idaresi ve öğretim kadrosu ile ilgili sorunlar,
  • Dersler ile ilgili sorunlar.

Öğrencinin bahsettiğimiz bu sorunlarla başa çıkabilmesi ve oryantasyonunu başarı ile sağlaması içinde bazı somut önlemlerin alınması da pekâlâ mümkündür: Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Üniversite sınavına hazırlık döneminde hayalindeki üniversiteye yönelik ne kadar çok ve çeşitli kaynaktan bilgilenebilirse bahse konu bu süreçte daha kısa ve daha az sancılı olacaktır. Tabi bu dönemde üniversite yönetimlerinin, idari ve hukuki işleyiş, kampüs ve çevresi vb. hakkındaki bilgilendirme çalışmalarının da süreci kolaylaştıracağı açıktır.

Tüm bunlara karşın günün sonunda işler aksi gittiğinde, oryantasyonu sağlayamadığımızda ne olacak? İşte burada karşımıza yeni bir kapı aralanacak: Rotasyon …