Milletlerin tarih sahnesindeki öncelikli rolleri varlıklarını idame ettirmeleri, gelişmeleri ve büyümeleri için politikalar üretip milli hedefleri doğrultusunda bu politikaları hayata geçirmektir. Bununla birlikte bir devlet, kendi sınırları içinde bulunan milleti kadar kendi sınırları dışında yaşayan milletine mensup kimselerle de yakından ilgilenerek tarih sahnesindeki idamesine devam etmelidir.  
*   *   *
Tarih boyunca ve dahi bugünde olduğu gibi Ortadoğu uluslararası politikaların önemli konularından biri ve hatta mücadele sahası olmuştur. Bölgede sürekli değişen siyasi dengeler devletlerin yeni politikalar izlemesine ve kurulan  dengelere göre hareket etmesine sebebiyet vermiştir.
Bugün kargaşa içinde olan Ortadoğu yerleşik halkın özgürlük talepleri ve dış devletlerin müdahaleleriyle yeniden şekillenirken bölgede yaşayan farklı etnik ve dinsel gruplar içinde en çok zarar gören  bölgede yüzyıllardır yaşayan Türk varlığını olmuş ve bölgede yaşayan Türkler tehdit altında bırakılmıştır. Oysa bu bölgede yaşayan Türklerin varlığı Osmanlı Devleti'nden de öncesine, Horasan'dan gelen Türklerin Kıpçak boyundan olan ve bu bölgeye gelip yerleşen Türk topluluklarına dayanır. Yani buradaki Türkler bölgenin sonradan yerleşen, bölgeye daha sonradan müdayil olan kimseler değil bölgede yüzyıllardır yaşayan ana unsurlarından biridir.
*  *  *
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu dönemden itibaren kurucu iradenin de söylemiyle dış politikasında ''Yurtta Sulh Cihanda Sulh'' ilkesini belirtmiş ve bu doğrultuda politikalar izleyerek komşu ülkelerle birçok antlaşmaya imza atmıştır. Lakin Misaki Milli'den kalma meseleler, bölgedeki tarihi ve kültrürel miras birlikteliği gibi nedenlerle milli hassasiyetler bağlamında Irakta ve Suriyede yaşayan yoğun Türk varlığınıda düşünerek politikalar sergilemiştir.  Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyetinin  bu bölgeyede yaşanılanlara müdahale etmesi en temel hakkıdır.
*  *  *
Bugün Ortadoğu'da bulunan Suriye ve Irak'ta yaşayan Türkler başta olmak üzere bölge genelinde de yaşayan Türklerin varlıkları ciddi bir tehdit altındadır. Burada yaşayan Türkler ya göçe zorlanmakta, asimi edilmekte yada katliama uğramaktadırlar. 
Bugün gerçekten zorlu şartlarda hayatını idame ettiren ve sırf Türk oldukları için türlü eziyetlere maruz kalan özellikle Kerkük ve Musul Türklerini ve bu bölgeyi misak-ı milli meselemiz olarak görmek ve o bölgeyi kaderine teslim etmememiz gerekir. 
Bölgede bulunan terör örgütleri başta olmak üzere, Kürtlerin ve Arapların yoğun baskısına uğrayan Türkler, uygulanan asimilasyon politikasına karşı direnmekte, varlık sahasında yaşamlarını idame ettirmek için kültürlerini, inaçlarını ve dillerini muhafa etmek için uğraş vermektedirler. 
1960'lı yıllara kadar Kerkük'te Türkler şehrin toplam nüfusunun %95'ni oluşturuyordu. Bugün özellikle Türkmenlerin yoğun bir şekilde yaşadığı Musul ve Kerkük'te  petrol kuyularının özellikle bu bölgede bulunması dış güçlerin ilgisini buraya çekmiş ve burada yaşayan Türkmenler göçe zorlanarak kitlesel imha ve etnik asimilasyona maruz bırakılmış ve yaşadıkları bölgeler sürekli bombalanmaktadır. 
Genel olarak Ortadoğu'da Türk varlığınını topyekün imha çalışmasının olduğu açıktır. 
*  *  *
Ortadoğu'da varlıklarını zorlu şartlarda idame ettiren Türkmenler bulundukları bölgenin ana unsuru, devletlerinin vatandaşı ve Türk Milletinin birer parçalarıdır. 
Bugün Ortadoğu Bölgesinde yaşayan, Türkçe konuşan, Türkçe yaşayan, Türk ananelerini yaşatan Türk varlığıyla, Türkmenlerin mukadderatıyla ilgilenmek milli görevimizdir.