Dostlar, sizlerle bu gün Türk siyaset sahnesinde başbakan olarak sahne tutan Davutoğlu Hoca hakkında düşüncelerimi paylaşacağım. Öncelikle ona başbakan demekten daha çok bu satırlarda hoca olarak hitapetmeyi tercih ediyorum Çünkü onu ben öncelikle bir hoca olarak tanıdım ve kendisine bu hoca kimliğinden dolayı özel bir muhabbet, sevgi, saygı duydum. Kendisini akademik kimliği ile yakından tanıdığım ve takip etmeye çalıştığım böylesi bir şahsiyetin bu gün Türk siyasi hayatının zirvesinde pozisyon almasını büyük bir sevinçle karşılıyor ve kendisine gönülden başarı diliyorum.

        Dostlar, A. Davutoğlu Hoca’nın öncelikle en önemli özelliği Anadolu’nun, bizimde içinde bulunduğumuz taşra coğrafyanın bağrından çıkmış bir evladı olmasıdır. Yani asla elitist ve seçkinler zümresinin kirli dünyasının bir parçası olmadan bulunduğu pozisyona kendi zeka ve çalışkanlığı ile ulaşmış bir isimdir. Yani kelimenin gerçek anlamıyla bu milletin öz evladıdır.

       İkincisi, Ahmet Davutoğlu Hoca, sadece bir uluslar arası ilişkiler uzmanı değildir. Aynı zamanda bir stratejiysen kimliği vardır. Bütün dünyada stratejisyenlik ile siyaset bilimi farklı uzmanlık alanı olarak tanımlanır. Dış işleri bakanlığında bu uzmanlar farklı kişilerin şahsında temsil edilir. Ancak işte belki de Türkiye’nin en büyük şansı budur ki A. Davutoğlu Hoca bu iki uzmanlık alanını kendi şahsında toplamıştır. Kendisi tartışılmaz olarak yaşadığımız dünyanın hem en önemli siyaset bilimcisi hem de stratejisyenidir.

        Belki benim bu söylediklerim bazıları için çok abartılı ifadeler olarak karşılanabilir. O zaman onları sadece kendi cehaletleri ile vasıflandırmaktan başka şansım kalmaz. Çünkü A. Davutoğlu Hoca Akademik yaşantısı sırasında kaleme aldığı “Startejik Derinlik” adlı kitabı daha akademik yaşantısı sırasında hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilmiştir. Yayınlandığı çoğu ülkelerde de en çok satılan kitaplar listesine girmiştir.

           Siyasete girdiği zaman dünyanın en önemli siyasi yayın organı olan TİME dergisi onu dünyaya “Bu adama dikkat. Dünya önümüzdeki yüzyılda onun ismini çok duyacak” diyerek tanıtmıştır.  Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Foreign Policy Dergisi’nin 2010, 2011 ve 2012 yıllarında “İlk 100 Küresel Düşünür” listesinde yer alırken, 2012 yılında Time Dergisi’nin seçtiği “En etkili 100 kişi” arasında ismi yer almıştır.

       Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki bilim adamı ve siyasetçi kimliği ile bütün dünyada dikkatleri üzerinde toplayan bu kadar kıymetli bir insanı bizim toplumumuz Dışişleri Bakanı oluncaya kadar ne duymuş ne de tanımıştı. Yani acıdır ama biz A. Davutoğlu Hoca’yı tanımak ve ona hak ettiği değeri vermek konusunda dünyanın gerisinde kaldık. Yunanistan’da bile danışmanlığı sırasında kitapları yok satmış, ülkenin en çok okunan yazarları arasına girmişti.

          Şimdi ne acıdır ki ülkemizin yetiştirdiği ve ülkemizin geleceğinin inşasında çok büyük katkılar vereceğine inandığım bu kadar değerli bir insanı bazı aklı eveller sadece ve sadece siyasi parti taraftarlığı yaftası altında karalamaya, hakaret etmeye çalışmaktalar.

            Ben bu yaklaşım içerisinde olanları önce Allah’a sonra toplum vicdanına havale ediyorum.

              Ve inanıyorum ki; A. Davutoğlu Hoca çocukluğundan itibaren kendi şahsi yeteneği, vatanseverliği ve çalışkanlığı sayesinde adım adım ulaştığı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı makamında çok büyük başarılara ve hizmetlere imza atarak bu ülke tarihine ismini altın yaldızlarla yazdıracaktır.

             Bu milletin gerçek evlatları onun bu ağır sorumluluk döneminde ona destek olmanın onurunu taşırken bazılarına da galiba hüsran ve utanç kalacaktır. 

             Allah’tan ona yardımını diliyor, başarılarının devamını niyaz ediyorum.