Hepimiz zaman zaman çocuğumuzun yaptığı bazı davranışlara üzülür, kızar, çocuğumuzu azarlar veya ona ceza veririz. “Ne tembel çocuksun, çabuk oyuncaklarını toplamama yardım et, yoksa televizyon seyredemezsin. Sana bin kere söyledim ne laf anlamaz çocuksun” diye söyleniriz.

Bazen de eşimiz kirli çoraplarını sepete atmadığında, haber vermeden geciktiğinde veya haber vermeden eve misafir davet ettiğinde kendimizi kötü hissedebilir, endişelenebilir veya kızabiliriz. Bunun sonucunda….

*Bıktım artık hepinizin peşinde koşturmaktan.

*Ben bu evde adam yerine konulmuyorum ki.

Kendimizi bu şekilde ifade ettiğimizde çocuğunuz/eşiniz nasıl davranır? Sorun halledilebilir mi? Artık çocuğunuz/eşiniz sizin istediğiniz gibi mi davranmaya başlar?

Etkisiz kalıyor…

Genellikle kızgınlık, sıkıntı, üzüntü gibi duyguları yaşarken fazla düşünmeden ilk akla gelen şekilde öğüt vermek, akıl vermek, emir vermek, eleştirip suçlamak gibi iletişim engelleri kullanılmaktadır.

Şimdi kendinizi düşünün. Mutfakta bir tabak kırsanız, eşiniz size ne kadar sakarsın, dese neler hissedersiniz? Davranışınızı değiştirmek ister misiniz?

Hayır, kendinizi suçlanmış hisseder ve hemen savunmaya geçersiniz. Bu sözleri size söyleyen kişiye karşı neler hissedersiniz? Kırılır, kızarsınız. Kullandığımız dil çok önemli. Karşımızdaki kişiyi suçlamak, eleştirmek sorunları halletmiyor. Peki insanlarla ve çocuklarla ilişkilerimizde ya da olaylar karşısında duygularımızı anlatmak neden önemli?

Bir olayla ilgili kendinizi uygun bir şekilde anlatmadığınızda, o sizin ne düşündüğünüz ve ne hissettiğiniz ile ilgili yorumlar yapacaktır.

Ünlü bir psikolog: “Her çocuk çok iyi bir gözlemcidir, aynı zamanda çok kötü bir yorumcudur.”

Kendimizi İfade Etme Yöntemi:

Gelin küçük bir alıştırma yapalım ve kendimizi çocuğa ifade ederken dikkat etmemiz gereken noktaları beraberce inceleyelim.

*Genelleme, küçümseme, suçlama, etiketleme gibi kişiliği hedef alan iletişim engellerini kullanmayacağız.

*Çocuğun kişiliğini değil davranışını hedefleyeceğiz ve neden bu davranışı yanlış bulduğumuzu, bu davranışın bize olan zararını/etkisini açıklayacağız. Bir de bu davranış sonucunda hissettiğimiz duyguyu anlatacağız. Peki duygu dediğimde hangi duygular aklınıza geliyor?Örneğin uzun süre görmediğiniz bir arkadaşınızı gördüğünüzde, çocuğunuz başarılı olduğunda, sevdiğiniz biri hastalandığında, bir işi yetiştirmek zorunda olduğunuzda neler hissediyorsunuz?

Başarı, sevindirir;başarısızlık öfkelendirir; kıskançlık, özlem….

Örneğin: Çocuğunuz oyuncaklarını toplamıyor. Bu davranışın sizi nasıl etkilediğini ve hissettiğiniz duyguyu çocuğa duyurmak, açıklamak için …

“Oyuncaklarını toplamıyorsun, ortalık dağılıyor, her şeyi ben toplamak zorunda kalıyorum, yoruluyorum ve kızıyorum.” diyebiliriz.

Bu tür cümleler suçlama içermez…