Sayın çok kıymetli okuyucularım, yine mi çevre konusunu yazdın demeyin. İnanın ben bu çevre konusunu sık sık çeşitli örnekler vererek yazıyorum. Amacım çevre bilincinin toplumumuzda daha da çok yerleşmesini, çevreye karşı duyarlı insanlarımızın çoğalmasını cani gönülden arzu ediyorum. Bundan dolayı da zaman zaman okuyucularımı sıkmadan çevre konusunu yazıyorum. Çevreye duyarlı insanlarımızın arttığını gördükçe de çok seviniyorum.
Çevremizi ve güzel dünyamızı tehdit eden sorunların, aslında bizleri ve gelecek nesilleri tehdit ettiği her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. "Dünyayı, " Kaynaklar hiç bitmeyecekmiş gibi kullanan anlayış bitirmek üzeredir. 1930'larda 2.5 milyara ulaşan dünya nüfusu, 1990'larda 5.6 milyar, 2017 yılında 7 milyar'a ulaşan dünya nüfusu, 2030-2040' lı yıllarda kaç milyara ulaşacağını varın sizler hesap edin. İnsanoğlu doğal kaynakları tükenmeyecekmişçesine kullanırken, gelecek nesillere nasıl bir yük bıraktığının farkına varamamışçasına hareket etmeye devam etmektedir.
Çevre istediğimiz gibi kullanacağımız ve kirleteceğimiz bir nesne değildir. Aksine bizlere sunulmuş Allah'ın bir lütfu ve gelecek nesillere kirletmeden, tahrip etmeden, temiz bir şekilde aktaracağımız bir emanettir.
Unutmayalım ki, çevre ancak sevgi, şefkat ve içtenlikle sahip çıkmakla korunur. Daha güzel bir dünya, daha temiz bir çevre, barış ve huzurun hâkim olduğu bir dünya için el ele verme zamanı geldiğine inanıyorum.
Tüm gençlerde ve özellikle öğrencilerde çevre bilincini oluşturmak, onların çevrelerine karşı daha duyarlı bireyler olarak yetiştirilmelerini sağlamak, böylece okul içinde ve yaşadıkları bölgelerde çevre kirliliğinin önlenmesinde ve oluşan her türlü (Hava, Su, Gürültü, Görüntü kirliliği, Yeşil alan sorunları vb.) çevre sorunları ile yakından ilgilenmesi ve çevre konusunun zenginleştirilmesinde düşünen, sorgulayan, hesap soran, aynı zamanda çevrenin iyileştirilmesi için aktif çaba sarf eden bir gençlik oluşturmak amacını siz değerli Öğretmenlerimiz ve Öğrencilerimizle birlikte başarılacağına yürekten inanıyorum.
"Susuz günler kapıda, suyunu boşa harcama" diye yazdık. Dünyamız "Su bunalımı" ile karşı karşıya. Çünkü su kullanımı hızla artıyor. Buna karşılık su kaynakları sınırlı. Su canlıların yasaması için hayati öneme sahiptir. Uzaydan dünyaya bakıldığında mavi görünür. Çünkü dörtte üçü su ile kaplıdır. Bu suyun % 97.2 okyonus ve denizlerde tuzlu su halinde % 2.14 buzullarda, % 0.61 yer altı sularında, % 0.0009 yüzey sularında ve % 0.0005 toprakta bulunur. Yeryüzünde suyun oransal dağılımı ve kalite özellikleri göz önüne alındığında görülüyor ki su çoktur ama kullanılabilecek nitelikte tatlı su çok azdır.
Bilinçli su kullanımıyla, yaşam kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle su kaynaklarımızın kirlenmesini ve tükenmesini önleyebiliriz. Bir gün musluklardan akacak bir damla suyun bile bulunmayacağı bir dünyada yaşamamak bizim elimizde. Su deyip geçmeyelim o kadar önemli ki; kullanırken dikkat edelim sonra hasret kalmayalım. Keşke demeden hareket edelim.
İNSANLAR OLMADAN DİĞER CANLILAR VE ÇEVRE VARLIĞINI SÜRDÜREBİLİR, ANCAK ÇEVRE OLMADAN İNSANLAR VARLIKLARINI ASLA SÜRDÜREMEZLER.
Bu dünya sadece bizlerin değil! Onları sevelim, koruyalım, besleyelim, sahip çıkalım. Ormansız toprak; sel, göç, susuzluk, fakirlik ve açlık demektir. Dünyada yılda yaklaşık 170.000 km2 orman yok ediliyor. Bu atmosfere yılda 120 milyon ton eksik oksijen demektir.
1 km2 orman yılda 700 ton oksijen üretmektedir. Büyük bir kayın ağacının 72 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşıladığını, Dünya yüzeyinin % 6'sının çölleşmiş, % 29'unun da çölleşme yolunda olduğunu biliyor muydunuz?
Bütün bu çevre sorunlarının oluşmasında ve çözümünde insanın doğrudan etkili olduğunu biliyor musunuz? " BİR DİKİLİ AĞACI OLMALI HERKESİN YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN" diyorum.
Peygamber Efendimiz ne demiş " Kıyametin kopacağını bilsen dahi elinde fidan varsa dikin" dememiş mi? Gazi Mustafa Kemal Atatürk " Vatan toprakları kutsaldır, kaderine terk edilemez" demiş.
Yüreğinde vatan sevgisi, doğa sevgisi, toprak sevgisi, çevre sevgisi en önemlisi insan sevgisi olan her birey, sevgisini eyleme dönüştürerek bu kutsal çevreye hizmet mücadelesinde yerini almak zorundadır. Çevreye, doğaya hizmet büyük bir ibadettir ve doğaya hizmetin terazisi de yoktur. Haydi hep birlikte çalışmaya. Saygılarımla