Değişimin hızla ilerlediği bir dünyada yaşıyoruz. İnsanoğlu istese de istemese de bu değişim çılgınlığına kendini kaptırıp gidiyor. Bizler değişiyoruz…Çocuklarımız değişiyor…Kabul edilmesi gereken bir gerçek var ki, o da çocuklarımızın bize göre daha hızlı değiştiğidir.

Tüm bu değişimlere kayıtsız kalmak ve bunlardan etkilenmemek mümkün değildir. Bizler de değişeceğiz, yenileneceğiz, hayatımızı kolaylaştıran çağımızın yeniliklerinden faydalanacağız.  Fakat kontrolsüz bir şekilde süzgeçten geçirilmeden içine girdiğimiz dünyada o kadar çok virüs dolaşıyor ki farkında olmadan tüm bünyemizi sararak hayatımızı alt üst ediyorlar. Bazılarımız farkında olmadan kendilerine sunulan albenili fakat içi virüs dolu hayatın içine öyle dalıyorlar ki, ruhlarını dahi unutur hale geliyorlar…Ruh geride kalınca virüs kapmak, hastalığa yakalanmak daha kolay oluyor. Aileler içine giren bu virüsler tarafından adeta kemiriliyor. Eşler birbirinden ve çocuklarından uzaklaşıyor. Bencillik tavan yapmaya başlıyor….

Bencillik, umursamazlık, ahlaksızlık, şahsiyetsizlik…işte tüm bunlar çağımızın modern hastalıklarıdır...Bu hastalıkların çoğalmasıyla birlikte cinnet geçiren insanlar, eşini öldüren kocalar, boşanan aileler, sokağa atılan çocuklar, madde bağımlısı olan gençler gün geçtikçe artmaktadır. Bunlar  çağımızın modern hastalıklarından kaynaklı istenmeyen durumlardır.

Peki bizler bu hastalıklardan kendimizi nasıl koruyabiliriz? Bu hastalıklardan kurtulmak için önce kendi ruhumuzu temizleyeceğiz. Ailemize değer vereceğiz…Eşimiz bizim için önemli ona değer vereceğiz…Çocuklarımız hayat kaynağımız onlara değer vereceğiz. Birbirimizin yüzünü unutur hale geldik. Birbirimizin yüzüne bakacağız.  Ailemizle nitelikli zamanlar geçireceğiz. En güzel nitelikli zaman da evde hep beraberken olan zamandır. Birbirimizi dinleyeceğiz. Birbirimizi anlayacağız. Sorunlarımızı konuşup azaltırken mutluluğumuzu paylaşarak çoğaltacağız. Biz olacağız…Hepimiz olacağız…Çoğu insan akşama kadar beş para etmez insanlara zoraki gülücüklerle birlikte  güzel sözler söylerken bunları kendi ailesinden ne yazık ki esirgerler. Nezaketi, gülücüğü, güzel sözleri hak eden öncelikli kişiler kendi ailemiz olsun…Herkes kendisini değerli hissetsin…Herkes kendini güvende hissetsin…Arkasında kendisine güven veren anne babasının olduğunu hisseden çocuklar adımlarını daha sağlam atar…Fazla hata yapmazlar…

Hepimiz hata yapabiliriz…Bazen hatalarımızı telafi edebiliyoruz…Fakat bazen sevdiklerimize karşı yanlış bir bakışın, yanlış bir sözün, yanlış bir davranışın telafisi olmuyor. Hayat kurşun kalemle yazılsaydı, yanlışlarımızı silip tekrar doğrusunu yazabilirdik…Fakat “Hayatın silgisi yoktur….”

Aslında hepimizin içinde baraj dolusu sevgi var ve bizler ne yazık ki bu barajın kapaklarını kapalı tutarak cimrilik yaparız…İşte bu barajın kapaklarını açalım ve sevgimizi sevdiklerimize akıtmaya başlayalım…Çocuklarımızı öyle sevelim ki, sevgimizi öyle akıtalım ki bunu kana kana içsin…Başka kimsenin sevgisine ihtiyacı kalmasın…