Dostlar, geçen hafta süresince Fransa’da gerçekleşen terör eylemleri dünya siyasetinin gündemini oluşturdu. Nasıl oluşturmasın ki? Fransa’da öyle bir vaveyla kopartıldı ki zannedersiniz ki Fransa adeta baştan boya kana boyandı.

     Demek ki modernizm toplumları bu kadar hassaslaştırıyor. Konfor insanların tahammül güçlerini yok ediyor.  Halbuki bize baksanıza… Son otuz yılda PKK terör örgütlenmesi nedeniyle kaybettiğimiz canların haddi hesabı yok. Hatta rahatlıkla ifade edebiliriz ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin her aşamasında terörle yattı, terörle kalktı. Eğer biraz daha geniş projeksiyonla bakarsak insanlık tarihinin son gerçek imparatorluğu olarak tanımlayabileceğimiz Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde terör faaliyetlerinin çok önemli bir rolü olduğunu görebiliriz.

       Peki terör faaliyetleri dolayısıyla bu kadar büyük bedel ödemiş olan milletimizin sesi neden dünya tarafından duyulmuyor? Neden bizim kaybettiğimiz canlar bir kez olsun şu dünyanın bir gün olsun siyasi gündem konusu haline dönüşemiyor?

       Bu can alıcı sorunun cevabı gayet açık. Çünkü dünyadaki terörün finansmanı ve provakatörlüğü, hatta planlanma ve organizasyonu bizzat Avrupa ülkeleri ve ABD tarafından gerçekleştiriliyor da ondan. Fransa yıllarca ASALA terör örgütlenmesine sahip çıkmış bir ülke değil mi? PKK’nın yıllarca Fransa’dan nasıl bir destek gördüğünü bilmeyenimiz var mı? Cevaplarınızı duyuyorum sizleri çok iyi anlıyorum. Çünkü milletçe bu konudaki duyarlılığımız aynı noktadadır. Başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri yıllarca fikir, düşünce özgürlüğü kisvesi altında korkunç ikiyüzlü bir politika üretmiştir. Ve ne yazık ki onların masa başında ürettiği bu çirkefliklerin bedeli başta İslam coğrafyası olmak üzere tüm insanlık tarafından kan ve göz yaşı ile ödenmiştir.

          Fransa’da akan 11 kişinin kanı için yeri yerinden oynatan Avrupa Suriye ve Filistin’de akan on binlerce insan kanı karşısında parmağını dahi oynatmamıştır. Doğu Türkistan’da uygulanan katliamları hiçbir zaman gündemine alma ihtiyacı duymamıştır. Nasıl yapsın ki bunu? İnsanlık fukarası, merhamet özürlüsü bu coğrafya Avrupa’nın tam orta yerinde gerçekleştirilen Boşnak Müslüman katliamına dahi ses çıkaramamıştır.   

       Ama bu gün dünya üzerinde kendi ülkelerinde dökülen kan üzerinden gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Çünkü kafalarında yatan yeni İslam coğrafyası planlamasını gerçekleştirebilmek adına yapacakları askeri operasyonlar için haklı gerekçelere ihtiyaçları var. Eğer bunu bu gün yapmazlarsa otuz yıl sonra İslam’ın bir inanç sistemi olarak Avrupa’yı

 

 

 

 

teslim alacağını çok iyi biliyorlar. İslamiyet bu gün İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da en etkili ikinci etnik kimliği oluşturuyor ve hızla gücünü artırmaya devam ediyor.

       Her gün daha çok ekonomik ve siyasi gücünü kaybeden Avrupa Ve ABD mevcut bu gelişmeler karşısında kendisini güvende hissetmediği için olaylara son derece faşizan, ırkçı bir kimlikle yaklaşma alışkanlığını geliştiriyor.

         Dostlar demem odur ki, Avrupa’nın içine girdiği siyasi çizgi ne acıdır ki insanlık açısından hiçte ümit var olmamıza izin vermiyor. Avrupa’nın bu siyasi yaklaşımı Fransa örneğinde de olduğu gibi yakın gelecekte daha bir çok provaktif eylemlere tanık olacağımızın göstergesidir.

          Öyleyse bize düşen nedir?

           1) Mutlaka ülkemiz üzerinden de gerçekleştirilmesi mümkün olan eylemlere karşı uyanık olmaktır. Çünkü Avrupa’nın zayıf bir İslam dünyası tasarımının gereği olarak Türkiye’yi radikal İslami terörle işbirliği yapan ülke durumuna düşürmek istiyorlar.

           2) Türkiye olarak gerek ülkemize gerekse İslam coğrafyasına yapılan haksızlık ve zulümleri korkusuzca en yüksek frekanstan dile getirmeye devam etmek.

           3) Toplum olarak içerimizdeki çatışma kültürünü hızla yok ederek Avrupa merkezli çifte standartlı politikalara karşı tek yürek olmak.

           4) Yakın İslam coğrafyasında işlenen Avrupa menşeili zulümlere karşı ilgi ve yakınlığımızı yüksek tutmak. (Bizim bu ilgimiz Avrupa tarafından radikal İslami Teröre destek olarak tanımlansa da biz bu konudaki hassasiyetimizden ödün vermemeliyiz. Çünkü İslam Dünyasına yapılacak bir operaysan da bizi de mutlaka işin içine katmak istiyorlar.)

          İşimiz kolay değil ama Allah inananlarla beraberdir. Allah’a emanet olunuz.